15 Aralık 2008BlogItemBody$>
Cahit Sıtkı Tarancı (d. 4 Ekim 1910, Diyarbakır - ö. 13 Ekim 1956, Viyana)

Asıl adı Hüseyin Cahit şair; melankoli yüklü dizeleri ile tanınmış, "Otuz Beş Yaş" şiiri ile özdeşleşmiştir.

İlkokulu Diyarbakır'da bitirdikten sonra, Galatasaray Lisesi'nde okudu.

Mülkiye Mektebi'nde başladığı yüksek öğrenimini, Paris'te Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde tamamlamak istediyse de, İkinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesi üzerine, yurda dönmek zorunda kaldı.

1946'da CHP Şiir Ödülü'nde birincilik aldı. Ankara'da Anadolu Ajansı'nda çevirmenlik yaptı. Toprak Mahsulleri Ofisi ve Çalışma Bakanlığı'nda da bir süre görev yaptı.

1953 yılında, genç yaşta ağır bir hastalığa yakalandı. 1956 yılında tedavi için gönderildiği Viyana'da öldü. Ankara'da toprağa verildi.

İlk şiirleri temiz dili ve yeni buluşlarıyla dönemin edebiyat çevrelerinde ilgi uyandırdı. Belli duyguları hece ölçüsüne bağlı olarak işlediği şiirlerinde Yahya Kemal'den Tanpınar'a uzanan bir çizgide, Necip Fazıl, Ahmet Hamdi, Ahmet Muhip’le ortak özellikler ve etkiler taşımaktadır. Ayrıca Fransız şiirinin ve halk şiiri biçimlerinin etkileri gözlemleniyor. Bazı şiirlerinde, Ziya Osman Saba'nın ve daha sonra Behçet Necatigil'in küçük adamıyla ortak özellikler taşıyan lirik kahraman, genellikle şairin kendisidir.

Hece ölçüsünde durakları atarak yeni uyumlar arama kaygılarına bağlı eski tekniği değiştirdi; biçimde daha serbest, konularda yaşama, gerçeğe daha açık şiirler yazdı. Her döneminde içten, Türkçenin imkanlarını kullanmada başarılı, 'şairane'ye kaçma eğilimini yendiği zaman etkili şiirleriyle kendisinden sonra yetişen kuşaklara yeni söyleyiş ufukları açan bir kimlik kazandı.

Fransızca’yı çok iyi öğrendiğinden Baudelaire, Rimbaud, Verlaine ve Mallarmê gibi sembolistleri tanımış, çözümlemiş; özellikle Baudelaire ve Verlaine'den etkilenmiştir. Bu şairlerin kimi şiirlerini dilimize çevirerek onların biçim güzelliği anlayışına yaklaşmıştır.

Cahit Sıtkı Tarancı şiirinde bireysellikteki evrenselliği yakalayabilmiş olmasıyla, şiiri yararcı mecrasına çekmeden, devinim, ses, biçim birlikteliğiyle yoğurarak kitlelere ulaştırmayı başarabildi. Bu politize olmamış dünyasal bir şiirdi.

Cahit Sıtkı Tarancı, zaman, Türkçe, şiir, ölüm izleklerinden ilerleyerek, üzerinde “divan şairi kokusuyla hece ve garip akımı ekseninde seyreder. O, “Türkçe ağzımda anamın sütü gibidir. Suda sabun gibi eriyor zaman. Ölüm bir at olmuş, kişner kapımda” ve “Şiir sözcüktür” dedi. Fakat, sözcük nedir? Gene kendi deyişiyle “Dost, kadeh, sevgili, özlem, düş, anlam gölgesi, arada rengi olan, insanoğlundan haber veren bir derinliktir” . Asıl önemlisi, doğayı, tüm yaşamı emerek akla indirir, gönle düşürür.

İçe dönük bir şairdir. Kendini Haşim gibi çirkin bulması, kız arkadaş edinememesi, yalnızlığını katlıyordu. Kırılgan, ürpertili ve tedirgin oluşu, doğal ki, şiirini derinleştiriyordu. Tarancı, esrarlı yollara kolayca sapmaz gözükse de, sürekli içe gider. Şiir içte gezdirilen bir aynadır da ona göre.

'Sanat için sanat' ilkesine bağlı kaldı. Ona göre şiir, kelimelerle güzel şekiller kurma sanatıdır.

Ölçü ve kafiyeden kopmamış; ama ölçülü veya serbest, her türlü şiirin güzel olabileceği inancını taşımıştır.

Açık ve sade bir üslubu vardır. Çoğu gerçeğe bağlı olan mecazları, derin, karışık ve şaşırtıcı değildir. Uzak çağrışımlara ve hayal oyunlarına pek itibar etmemiştir. Zaman zaman bazı imaj ve sembollere başvurmuştur.

Şiirlerinde en çok yaşama sevinci ve ölüm temalarına yer vermiş, nedense hep ölümün üstüne gitmiştir. Ayrıca yitik aşklar, mutlu sevdalar, yalnızlık, yaşadığı bohem hayatın buruklukları, çocukluk özlemi de şiirlerine konu olmuştur.

ESERLERİ

Şiir:
Ömrümde Sükût (1933, 1968)
Otuz Beş Yaş (1946, 1982)
Düşten Güzel (1952, 1969)
Sonrası (Ölümünden sonra 1957, 1962)
Otuz Beş Yaş Bütün Şiirleri (Can Yayınları)

Mektup:
Ziya’ya Mektuplar (Ölümünden sonra 1957. Ziya Osman Saba'ya mektupları)

Biyografi:
Peyami Safa Hayatı ve Eserleri (1940)

Hikayeleri:

Bazılarında "Cahit Sıtkı Tarancı", bazılarında da "Cevat Sadık" adını kullandığı hikayelerinin hepsini (80 hikaye) 1935 - 1947 yılları arasında Cumhuriyet Gazetesi' nde yayımlanmıştır. Ayrıca Cahit Sıtkı, hikaye tercümeleri de yapmıştır.
lign: center">--------------------oOo--------------------